Filiz Akın, sinemadaki ününün dışında Fransa’da ülkemizi Paris sefiresi olarak da tanıtmış; kültürlü, zevkli, yaratıcı, disiplinli, her zaman üretken ve duyarlı birisi olarak da örnek bir rol model olmuştur. Uzun yıllar önce kanser teşhisi konan ve bu hastalığı yenen Akın, kansere karşı destek amaçlı “sarı bilezik”, “mavi bilezik” gibi kampanyalar başlatmış ve yürütmüştür. Starkey İşitme Vakfı onursal başkanı olarak “Türkiye’de İşitmeyen Kalmasın” adlı bir kampanya başlatıp yürütmüş ve sosyal güvencesi olmayan 2000 civarı çocuğu işitme cihazı sahibi yapmıştır.

Filiz Akın “Hayata Merhaba’’, “Güzelliklere Merhaba’’ ve en son “Lezzete Merhaba’’ adlı kitapları yayınlamıştır. O’nu her zaman ilgiyle ve zevkle izliyoruz.

Sevgili Filiz Akın merhaba. Kansere karşı savaşan ve kanseri yenmeyi başaran birisiniz ve birçok ünlü insan da bu konuda sizi takip etti. Samimiyetle yaşadıkları süreci insanlarla paylaştılar. Bu hastalığa yakalananlara ilk tavsiyeniz ne olur?
Merhaba. Kanser eşittir ölüm demek değil. Geç kalmadıkça kanser tedavi edilebilen bir hastalık. Hiç korkmasınlar, morallerini bozmasınlar.

Siz nasıl bir süreç izlediniz?
Doktorumun teşhisi sonucunda Nazofarenks kanseri olduğumu öğrendim. Tedavim içinse Amerika’ya gittim. Üç ay çok milimetrik ama çok yoğun bir radyoterapi tedavisinden sonra İstanbul’da üç ay olmak üzere altı aylık zor bir süreç geçirdim.

Şu an nasılsınız ve kontrol süreci programınız nasıl oldu?
Erken teşhis çok önemli. Süreç gene aynı olsa da çok daha kolay geçiriliyor. Sonra altı ayda bir, senede bir, iki senede bir kontroller yapılıyor. Tedavi yoğun olduğu için işitme kaybı, troid problemi ve reflüye benzer problemler, ses tellerinde acı ve ses kısıklığı gibi sıkıntılar bırakmış olsa da, kontrollerim biteli çok oldu. Anahtar kelimeler; olumlu düşün ve neşeli ol. Bu şekilde salgılanan hormonlar tedaviyi kolaylaştırıyor.

“Ruh halinizin nasıl olduğu çok etkili. Morali iyi olanlar daha çabuk iyileşiyorlar.”

Evet. Erken teşhisin önemli olduğunun altını bir kez daha kalın kalemlerle çizelim. Sosyal hayata dönecek olursak ,oldukça aktifsiniz, aslında bir seyyahsınız, gezmeyi seviyorsunuz. Dünyanın pek çok farklı noktasına seyahatler gerçekleştiriyorsunuz. Her zaman güzel projeler üretiyorsunuz ve en son bir yemek kitabı çıkarttınız, bu proje nasıl doğdu?
Yemek sektörü çok ilgi görüyor. Hepimiz misafirlerimize değişik şeyler sunmak istiyoruz. Önce Sophia Loren “Yemek Tarifleri ve Anılar” diye bir kitap çıkarttı. En son Gwyneth Paltrow bir kitap yayınladı. O kadar başarılı oldu ki geçenlerde ikincisini yayınladı. Ben de amatör anlamda yemekle çok ilgiliyim. Dünyanın her yerinden topladığım tarifler var, onları paylaşmak istedim ve “Lezzete Merhaba” adlı kitabımı hazırladım. Sanırım ikinci baskıya hazırlanıyorlarmış.

Kitabınızı ben de aldım. Gerçekten harika olmuş. Hem geleneksel hem yenilikçi hem de dünya mutfaklarından tarifler var. Sunumlar farklı ve modern ayrıca eğlenceli anılarınız var kitapta. Yemekle aranız nasıldır, en çok hangi yemekleriniz beğenilir ya da hangi tarifte iddialısınızdır?
İstediğini yiyip kilo almayan şanslılardan değilim. Üstelik portakallı çikolata, meyveli veya limonlu tartlara bayılırım. Yemekte de, tatlıda da yenilik peşindeyim. Yeni şeyleri denemeyi sevdiğim için yaptığım şeyler değişiyor. Mesela en son közlenmiş patlıcan ve peynirli börek, asma yaprağında soğuk enginar dolması, silor, piruhi gibi yemeklerimiz beğeniliyor. Bunların tarifi kitabımda var.

Sinemadan bahsetmeden olmaz. Bizim biricik ve çok değerli Filiz Akın’ımızsınız. Türk sinemasının en önemli starlarındansınız. Siz sinemaya girme konusunda ilk zamanlarda pek istekli değilmişsiniz, doğru mu?
Ankara Kolejini bitirmiştim. Ortadoğu Üniversitesi’nde mimarlık bölümüyle başlayıp dekorasyona yönelmek istiyordum. Annem çok zevkli modern bir kadındı dikiş dikerek annem, ben ve kardeşime bakıyordu. Babam hukukçu yeni bir eşle İzmir’e taşındı. Annem merdivenden düşüp belini incitinceben iş aramak zorunda kaldım. 17 yaşında idim
kısa bir dönem bir seyahat şirketinde çalıştım. O sırada Artist Mecmuası, bir yarışma… Evet kazanınca iş ciddileşti laf olsun diye katılan ben vazgeçtim. İstanbul’a davet edip birkaç sinema seti gezdirdiler bir tanesi Semra Sar’la, Ayhan Işık öbürü de Türkan Şoray’ın Göksel Arsoy’la bir seti. İşlerini ciddiyetle yapan insanları gördükten sonra evet dedim.

İyi ki de “evet” demişsiniz. Çok teşekkür ederiz. Her şey için.