Görkemli bir Noel ağacını andıran nar ağaçlarının, dalından adeta fışkıran begonvillerin altında, Meral Hanım’ın zarif ikramları eşliğinde sohbet ettik. Fonda ise Bach vardı.

Meral ve Vural Gökçaylı’nın alçakgönüllülüklerine, samimiyetlerine, zerafetlerine, her hallerinden hissedilen görgü ve bilgilerine hayran olmamak mümkün değildi.

Merhaba. Öncelikle bizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Meral Hanım siz Türkiye Kanserle Savaş Vakfı Yönetimi’nin de çok değerli bir üyesisiniz ve geçmişte kanser tedavisi gördünüz. Şahane görünüyorsunuz. Bizimle paylaşmanızı rica etsem yaşadığınız süreci anlatır mısınız?MG: Çok teşekkür ederim. Tabii anlatayım. 2003 yılında kanser olduğumu öğrendim.Aslında fibrokistik bir göğüs yapım olduğu için senede bir ve altı ayda bir jinekoloğumun önerisiyle ultrason ve mamografi yaptırıyordum. Yirmi yıl hiç aksatmadan kontrollerimi yaptırdım. Ancak son altı ay sağ meme dokusunda bir kitle oluştu. Bunu takibe aldılar, üç ay sonra kitle büyüdü ve biyopsi sonucu kitlenin kötü huylu olduğu anlaşıldı. Büyük bir defilemizin öncesinde bu haberi aldık. Kimseye belli etmedik, İstanbul defilemizden sonra bir de Ankara’da defilemiz vardı. Üzüntümüzü kimseye belli etmemeye çalıştık. Bu arada doktorlarla da görüşmeler yaparken kendimi ruhen de beni çok rahatlatan iyi bir doktora emanet ettim. Ağlayarak girdiğimiz muayenehaneden gülerek çıktık. Bizi çok ferahlattı doktorumuz.
VG: Ameliyat gerekiyordu ve ameliyatı da doktorumuz gerçekleştirdi.
MG: Ben o kadar karışık duygular içindeydim ki… Ankara defilemiz sonrasında ameliyat oldum.

Meral Hanım sizi kısacık saçınızla da gazete ve dergi sayfalarında hayranlıkla izledik. Tedaviniz sürerken de sosyal hayatın içindeydiniz yanılmıyorsam. Bunu nasıl sağladınız?MG: Sekiz seans kemoterapi gördüm. 4 kür bir ilaç 4 kür de başka bir ilaç uyguladılar. Önce saçlarım döküldü sonra kirpiklerim döküldü. Vural’la gittik, çok güzel bir peruk aldık. Herkes başta saç modelimi değiştirdiğimi zannetti. Bu durumu da saklamadım.
VG: Hiç unutmuyorum. Dolmabahçe Sarayı’nda büyük bir etkinlik vardı. Smokinli ve tuvaletli bir davet. Ben de işten gelmiştim, Meral kırmızı bir tuvalet giymişti. Hazırlanıyoruz. Papyonumu takıyordum. Meral bir rimel süreyim dedi. Rimel sürerken kirpikleri dökülmeye başlamıştı ve ağlamaya başladı. Davete katılmak istemediğini söyledi. Morali çok bozulmuştu. Çaresine bakacağımı söyledim ve makyöz bir tanıdığımı aradım. Bazı müşterilerimize kirpik takardı. Hemen eve çağırdık kendisini. Ve davete katıldık.

Anlıyorum ki Vural Bey size her konuda büyük destek olmuş. Sizi hiç yalnız bırakmamış, sizin moralinizi yüksek tutmak için elinden geleni yapmış.MG: Çok çok destek oldu. İnanılmayacak kadar. İlk öğrendiğimiz anda da sonrasında da. Vural beni en iyi ellere teslim edeceğini söyledi, istersem yurtdışında da tedavi görebileceğimi ve ne gerekirse yapacağını söyledi. Ben Türkiye’de tedavi görmek istedim. Doktorlarıma çok güvendim. Sağlık sigortası yaptırmış olmak da tabii çok önemli.

Meral Hanım siz toplumda beğenilen ve öncü bir hanımefendisiniz. Okuyucularımıza neler tavsiye edersiniz?MG: Doktordan korkmasınlar. Sadece meme kontrolleri değil, check up kontrollerini de yaptırsınlar.
VG: Bir de bazı insanlar sanki kansere koşuyorlar. Aşırı derecede sigara, içki, kahve içen kişilerin zavallı organları…vücut buna nasıl dayansın? Yediklerimize de dikkat ediyoruz.

Peki sağlık önerileriniz nelerdir?MG: Çok yürürüm. Son altı senedir her yere yürüyerek gitmeye çalışıyorum. Eskiden Belgrad Ormanı’na çok giderdik 7 km kadar yürürdük.Jimnastik yaparız, Vural tenis oynar, sağlıklı beslenmeye çalışıyoruz. Vural, Bodrum’da bahçemizde yetiştirdiğimiz narların suyunu içer. Beslenme, sağlık kontrolleri, spor elbette çok önemli.

Olumlu hissetmek, huzurlu olmak için neler yaparsınız?MG: Bodrum’daysak bol bol yüzerim. En az 45 dakika yüzerim. Kitap çok okurum. Bodrum’da pazarlara gitmekten evde yemek yapmaktan büyük keyif alırım. Pazarda peynircim vardır, manav bir kızım vardır. İstanbul’da aktif bir sosyal hayatımız var. Bodrum’da daha izole bir yaşam şeklimiz var.
VG: Torunlarımız ve ailemizle zaman geçirmeyi seviyoruz. Kışın Yalıkavak’ta bir jazz klübü var, oraya gitmeyi severiz. Müzik çok seviyoruz. Şimdi Zeynep Oral’ın Leyla Gencer kitabını zevkle okuyorum mesela.

Çok teşekkür ederiz.

Onlarla değil birkaç saat günlerce yan yana olsam zaman yine de kısa kalırdı. Ama ah sayfa sayımız kısıtlı. Meral ve Vural Gökçaylı ile konuşacak konular bitmez. Modadan sanata, gezilere ve Paris yıllarına dair konuşmak başka bir yazının konuları olsun.